SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1314 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

343 - (1314) حدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب، عن أبي سلمة بن عبدالرحمن بن عوف  عن أبي هريرة، عن رسول الله صلى الله عليه وسلم ؛ أنه قال "ننزل غدا، إن شاء الله، بخيف بني كنانة. حيث تقاسموا على الكفر".

 

{343}

Bana Harmeletü'bnü Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İleni Şihâb'dan, o da Ebû Selemete'bnü-Abdirrahman b. Avf'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdiki, şöyle buyurmuşlar :

 

«Yarın inşaallah Benî Kinâne'nin Hayfına, küfr üzere ahd-ü peymân verdikleri yere ineceğiz.»

 

 

344 - (1314) حدثني زهير بن حرب. حدثنا الوليد بن مسلم. حدثني الأوزاعي. حدثني الزهري. حدثني أبو سلمة. حدثنا أبو هريرة قال:

 قال لنا رسول الله صلى الله عليه وسلم، ونحن بمنى "نحن نازلون غدا بخيف بني كنانة. حيث تقاسموا على الكفر". وذلك أن قريشا وبني كنانة تحالفت على بني هشام وبني المطلب، أن لا يناكحوهم، ولا  يبايعوهم، حتى يسلموا إليهم رسول الله صلى الله عليه وسلم. يعني، بذلك، المحصب.

 

{344}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Velîd b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bana Evzâî rivayet etti. (Dediki): Bana Zührî rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Seleme rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hureyre rivayet etti. (Dediki):

 

Mina'da bulunduğumuz sırada Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize hitaben: «Yarın biz Benî Kinâne'nin Hayfına, küfür üzere ahd-ü peymân ettikleri yere ineceğiz.» buyurdular;  Bunun sebebi Kureyş'Ie Benî Kinâne'nin, Benî Hâşim'le Benî Muttalib aleyhine onlarla kız alıp-vermemek Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i kendilerine teslim edinceye kadar alışverişte bulunmamak üzere ahd-ü peymân etmiş olmalarıdır. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu yerden El-Muhassab'ı kasdetmiştir.

 

 

345 - (1314) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا شبابة. حدثني ورقاء عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة،، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "منزلنا، إن شاء الله، إذا فتح الله، الخيف. حيث تقاسموا على الكفر".

 

[ش (حيث تقاسموا على الكفر) أي تحالفوا وتعاهدوا عليه. وهو تحالفهم على إخراج النبي صلى الله عليه وسلم وبني هشام وبني المطلب من مكة إلى هذا الشعب، وهو خيف بني كنانة. وكتبوا بينهم صحيفتهم المشهورة (انظر السيرة)].

 

{345}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Şebâbe rivayet etti. (dediki) ; Bana Verkaas, Ebu'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan. o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki,

 

Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Hedefimiz Allah fütuhat verirse inşaallah Hayf (yâni) müşriklerin küfr ahd-ü peymân ettikleri yerdir» buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri hacc, hicret ve megâzî bahislerinde tahrîc etmiştir.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in «İnşaallah» demesi bu bâbdaki âyet-î kerîmeye imtisâlendir.

 

Hayf: Dağ eteği mânâsına gelir. Benî Kinâne hayf'ın dan murâd El-Muhassab denilen yerdir. Vaktiyle müşrikler burada müslümanlara karşı boykota karar vermişlerdi. Tabakât ve Siyer kitaplarının beyânına göre Kureyş kâfirleri müslümanlara reva gördükleri bütün zulüm ve eziyetlere rağmen müslümanlığın her gün biraz daha ilerlediğini görüyor, kin ve hiddetlerinden ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Habeş imparatoru Necâşî müslümanları himaye etmiş müşriklerin murahhaslarını haybet ve hüsranla geri çevirmişti. Müşrikler buna pek ziyâde hiddetlendiler ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i öldürmeye ittifak ederek aralarında bir misaknâme yazdılar. Bu misâk'a göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin kabilesi olan Benî Hâşim ile alışveriş yapmıyacaklar, onlardan kız alıp vermeyecekler, Hz. Nebi'yi teslim etmedikçe kendilerine hiç bir nevi gıda maddesi vermiyeceklerdi. Mîsâk-nâmeyi Mansûr b. İkrime yazmış, fakat derhal eli kurumuştu. Mîsâknâmeyi Kabe duvarına astılar. Ve Benî Hâşim'i kendilerine babalarından miras kalan Şi'b-i Ebü Tâlip denilen vadide muhasara altına aldılar. Ve Benî Abdü'l Muttalib bu vadide üç sene mahsur kalmışlardır. Bu müddet zarfında müslümanların pek ziyâde müşkilât çektikleri hattâ bâzan ağaç yaprakları yedikleri rivayet olunur. İbni Sa'd mezkûr vak'ayı anlatırken. Çocukların açlıktan feryâd-ü figân ettiklerini ve seslerinin uzaklardan duyulduğunu kaydeder. Kureyş kâfirleri ise bu elemnâk manzaradan yasakn kalıyorlardı. Ebû Leheb, elden gelen her türlü zulüm ve şenaati icra için Kureyş'e yardım ediyordu. Nihayet zulm-ü istisâf dayanılmaz bir dereceye varınca Allah Teâlâ Nebi-i zîşânına müşriklerin yazdığı ahidnâmeyi kurtlar, yediğini yalnız Allah (Azze ve Celle)'nin zikredildiği yerlerin sağlam kaldığını vahy suretiyle bildirdi. Bir rivayette müşrikler ahidnâmenin. üzerine üç mühür vurmuşlardı. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bu hâdiseyi amcası Ebû Tâlib'e haber verdi. o da Kureyş kâfirlerine giderek şunları söyledi: «Kardeşim oğlunun bana haber verdiğine göre Allah Teâlâ sizin ahidnâmenize kitap kurtları musallat etmiş, bu kurtlar ahidnâmedeki zulm ve cefâya ait yerleri yemiş, Allah Teâlâ'nın zikredildiği yerler sağlam kalmıştır. Kardeşim oğlu bana hiç bir zaman yalan söylememiştir. Eğer bunda da doğru söylüyorsa bu kötü fikrinizden vazgeçin. Yalan söylediği meydana çıkarsa onu size teslim ederim. Siz de kendisini ya öldürür yahut sağ bırakırsınız...»

 

Müşrikler: «Bize karşı hakikaten insaf gösterdin!» dediler. Bir de baktılar ki hâdise tamamen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in haber verdiği gibi imiş. Hayretler içerisinde kalarak Ebû Tâlib'e verdikleri söze pişman oldular. Bunun üzerine Ebû Tâlib: «Mes'ele anlaşılmışken biz hâlâ neden haps ediliyor; muhasarada kalıyoruz.» dedi. Kureyş'ten bâzı kimseler de Benî Hâşim'e yaptıklarından pişmanlık duydular. Mut'im b. Adiyy, Adiyy b. Kays, Zem'atü'bnü Esved, Ebu'l-Buhterî b. Hâşim ve Zuheyr b. Ebî Ümeyye bunlar meyânında idi. Derhal silâhlanarak Benî Hâşim'le Benî Muttalib'in bulundukları yere gittiler ve onları mahsur bulundukları yerden çıkardılar. Kureyş küffarı bunu görünce Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin kendilerine asîâ teslim edilmeyeceğini anlayarak bir daha sukût-u hayâle uğradılar. Benî Hâşim ile Benî Muttalib mahsur bulundukları Şi'b'dan ancak nübüvvetin onuncu yılında kurtulabilmişlerdi. Bir rivayette ahidnâmeyi Mut'im b. Adiyy yırtınıştır. İşte bu vak'aya istinaden ulemâdan bâzıları Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in El-Muhassab'e inmesini Allah'ın lütf u ihsanlarına karşı bir şükrân-ı nimet diye tefsîr etmişlerdir.

 

Bu hadısdeki yarından murâd Zi'l-hicce'nin onüçüncü günüdür.